Yol
senin, yollar senin.
Avuçların
terliyor yine.
Şehir,
zamanla el ele...
Yol
senin, yollar senin.
Kuşlar
gidecek olanın değil
dönecek
olanın şarkısını söylüyorlar.
Kol
benim, kollar benim.
Yüzyıllık
betona dönüşüyorlar bir anda.
Dağ
benim, dağlar benim.
Ferhat
nasıl sarılmışsa külüngüne,
tıpkı
öyle can havliyle tutunuyorum hasretine.
Nasılsa
alışırsın, diyorsun günden güne.
Dil
senin, diller senin.
Bir
cama siperler kazıyorum!
Aramıza
giren kirli bir otobüs camına...
Bir
cama siperler kazıyorum!
Hayat
kadar uzun, ölüm kadar derin.
Beyhude,
vuruluyorum:
İki
kurşun gibi gözlerin!
Can
bizim, canlar bizim.
Toprak
solacak olanın değil
açacak
olanın şarkısını söylüyor.
Gönül
ha kurudu ha kuruyacak.
Usul
usul akan bir ırmak
yüzündeki
buruk tebessüm.
Ufuklarda
kayboldun sanma,
Hayalin
ölümsüz bir tecessüm!
Sipend
eyle, sızlamasın sol yanın.
Sızlanmayız
öderiz
bedeli
neyse kavuşmanın.
Bleda
YAMAN