27 Kasım 2021 Cumartesi

UNUTSAN KEŞKE

Sözümle bağrında yangın çıkarıp

Nükseden ağrıyı unutsan keşke.

Belki kadim günah belki de ayıp,

Maziye çağrıyı unutsan keşke.


İnci giryelerin içime akar,

Taşarken genzimi yakar ha yakar.

Seven sevdiğine böyle mi bakar?

Gördüğün sanrıyı unutsan keşke.


Perçinleştirirken kalpleri kader,

‘Yarından öteyi düşünmeyin,’ der.

Düşmeden şu yardan ellerini ver,

Ayrıyı gayrıyı unutsan keşke.


14 Temmuz 2021 Çarşamba

MALÛMUN İSYANI

İsmail BAŞAR ve Burhan Eren ABAY'a...


Sarsılmaz imanı sarsanı tanı,

Bilgiyi saklayan şarlatan belli!

Ya hayaller kaldı ya üç beş anı,

Arsızca yalanı parlatan belli!


Kaç zaman ciğerin yandı kim bilir,

Dilin kaç ölüyü andı kim bilir...

Gönlün kaç vaade kandı kim bilir,

İçinde ateşi harlatan belli!


Mazinde kutlu iz atinde meçhul,

Olmazsın kimseye ne köle ne kul.

Kapandı arifi büyüten okul,

Yerini yurdunu darlatan belli!


Hep bekler durursun bir Börte Çine,

Kursağında hazır yumruklar yine.

On asırlık girdap çeker içine,

Nefesini kesip terleten belli!


O temiz çehreni göster doğaya,

Toprağa, ormana, güneşe ve aya.

Dönüşme öfkenle kızgın boğaya,

Denizi ve göğü kirleten belli!


Bleda YAMAN







11 Ekim 2020 Pazar

GÖNÜL KALSIN YOL KALMASIN


Güzelliği hayran hayran
Söylemeyen dil kalmasın.
Sağda aslan solda ceylan,
Birleşmeyen il kalmasın.
 
Nefsi yaktım dâra durdum,
Er çiçeğe varadurdum.
Çerağ yandı hara durdum,
Budanmayan dal kalmasın.
 
Bir gömlekten baş gösteren
İki dosttur iki eren.
Şâhlar şâhı rızkım veren,
Tatlanmayan bal kalmasın.
 
Yürekteki can pazarı
Misafirin bergüzârı.
Bırak gayrı intizarı,
Yorulmayan kol kalmasın.
 
Riya için gütme hatır,
Alın yazın satır satır.
İster gücen ister batır
Gönül kalsın yol kalmasın.

Bleda Yaman

10 Haziran 2019 Pazartesi

TEŞYİ


Yol senin, yollar senin.
Avuçların terliyor yine.
Şehir, zamanla el ele...
Yol senin, yollar senin.
Kuşlar gidecek olanın değil
dönecek olanın şarkısını söylüyorlar.
Kol benim, kollar benim.
Yüzyıllık betona dönüşüyorlar bir anda.

Dağ benim, dağlar benim.
Ferhat nasıl sarılmışsa külüngüne,
tıpkı öyle can havliyle tutunuyorum hasretine.
Nasılsa alışırsın, diyorsun günden güne.
Dil senin, diller senin.
Bir cama siperler kazıyorum!
Aramıza giren kirli bir otobüs camına...
Bir cama siperler kazıyorum!
Hayat kadar uzun, ölüm kadar derin.
Beyhude, vuruluyorum:
İki kurşun gibi gözlerin!

Can bizim, canlar bizim.
Toprak solacak olanın değil
açacak olanın şarkısını söylüyor.
Gönül ha kurudu ha kuruyacak.
Usul usul akan bir ırmak
yüzündeki buruk tebessüm.
Ufuklarda kayboldun sanma,
Hayalin ölümsüz bir tecessüm!

Sipend eyle, sızlamasın sol yanın.
Sızlanmayız öderiz
bedeli neyse kavuşmanın.

Bleda YAMAN

20 Ocak 2019 Pazar

BEDBAHT

Dolandım hasretin nice şehrini,
Vuslat durağından geçemedim ben.
Tattım aşkın onca tatlı zehrini, 
Yâr elinden bir mey içemedim ben.

Ruhumu tasayla, gamla örmüşüm;
Feleğin avcunda çok şey görmüşüm,
Meğer ki yalnızca bakan körmüşüm,
Yazgının rengini seçemedim ben.

Halimi görünce dost sorup durdu,
Dedim; hayat beni iyice yordu...
Yok edip içimi kemiren kurdu,
Çevreme umutlar saçamadım ben.

Sensizliğimi hor görüp yerdiler,
Hasımlar murada bir bir erdiler.
Nice anahtarı tutup verdiler,
Gönül kapısını açamadım ben.

Şiire sığındım, kaçtım, saklandım;
Senin yokluğunla her gün yoklandım!
Çaresiz sineme doğru oklandım,
Çünkü gözlerinden kaçamadım ben!

Ne menem mevsimdir hicran kış gibi!
Her anı buz tutan sonsuz düş gibi...
Gökleri delen bir özgür kuş gibi,
Maveradan sana uçamadım ben.

Yar seni beklemez uzak, dediler;
Hele sevda için tuzak dediler!
Git bu diyarlardan yazık, dediler;
Bozkır otağından göçemedim ben.

Eline değmeden çiçekler soldu,
Yürek dayanmadı vadesi doldu.
Duyacaksın elbet: "Bir mazi öldü!"
Aşk kefenine boy biçemedim ben...

 Bleda YAMAN | 2011

3 Ocak 2019 Perşembe

ASUDE YANGIN

Bu yürek kor, bu yangın asude;
ben mesûd olayım, sense mesûde.
Gel, şiirleri baştan yazalım!
Baştan okuyalım sihirli kitapları.
Gel, şehirleri baştan gezelim!
Baştan vuralım bütün yalnızlıkları.
Ey ismi ruhundan, ruhu isminden ağır güzel!
Ândır yaşanan, ne ebettir ne ezel.
Bu yürek kor, bu yangın asude;
ben mesûd olayım, sense mesûde.

Küsmelerde mağlup, susmalarda galibim.
Bir görünüp, bir kaybolma!
Hüznüne de talibim…
Kıskandırır kızıl nehirleri saçların,
dökülür kahır denizine ömrümüzün…
Sen, baharların layığısındır, bense güzün.
Bin bir güzelliğin vuslat yeri yüzün;
her sabah müceddit bakışlarınla doğarım.
Karanlığı usul usul hayalinle boğarım.
Küsmelerde mağlup, susmalarda galibim.
Bir görünüp, bir kaybolma!
Hüznüne de talibim…

Bleda YAMAN

3 Aralık 2018 Pazartesi

METRUK

Yüreğim karanlık incisiz kabuk,
Seni hangi ayyar çaldı Mahbube?
Muhayyel ölüler pes etmez çabuk,
Seni hangi ağyar aldı Mahbube?

Şimdi yıkık dökük bu puslu şehir,
Ne ben o denizim ne sen o nehir...
Dudağ’ma bûseyle çaldığın zehir
Şerbetti, şekerdi, baldı Mahbube.

Sensiz her gün azap, her gece uzun;
Biz ki timsaliyiz ateşle buzun!
Mis bahçe dururken, toprağın tozun
-Ansızın- bağrına saldı Mahbube.

Tam o narlı eli tutacağım an
Gururu, öfkeyi yutacağım an
Şanına şiirler katacağım an
Veda uykusuna daldı Mahbube.

Eridi kemiğim, çürüdü etim...
Âşıkça göründü teslimiyetim!
Dolunayım öksüz, nergisler yetim,
Yollarım ışıksız kaldı Mahbube!

Bleda YAMAN | Dikmen