Nihad Sâmi BANARLI'nın aziz hatırasına...
Dillerin abayını sevmektir vazifemiz,
Medeniyet iklimi Türkçemiz ile temiz.
Vazifemiz emanet Kaşgarlı'dan bu yana,
Uluların sırrıdır gönül ile duyana...
Bu öyle emanet ki kıymetli ve kadimdir,
Kelimeler, sesler ve heceler şahidimdir.
Kut eyler ülkümüzün irfanına sarılmak,
Uykudayken atide, maziyle uyarılmak!
Türk dili, muhafızı coğrafyanın, tarihin,
Sen dilini korursan kararmaz ki talihin!
Yakarırız Tanrı'ya Türkçe dualar edip,
Bu dil ile yetişti muharrir, şair, edip!
İşte onlardan biri: Nihad Sâmi Banarlı!
Davasında samimi, sevdasında kararlı!
O ki engin ilmiyle Türkçenin sırdaşıdır,
Sırları ifşa eden maruf mihenk taşıdır.
Yatıyor usul usul yıllardır Aşiyan'da,
Belki Yahya Kemâl'le kim bilir öte yanda...
Biz de dilin aşkıyla tutuşup yanıyoruz,
O'nu her an hürmetle, rahmetle anıyoruz...
Bleda YAMAN - 2015 Koşuyolu/İstanbul
26 Aralık 2015 Cumartesi
20 Aralık 2015 Pazar
BİR HAYÂLİN KURBANIYIM
Şimdi ırak diyarların,
Telaşeli urbanıyım.
Öldü bugün, soldu yarın;
Bir hayâlin kurbanıyım.
Eski türkü dudağımda,
Ne solumda ne sağımda
Yoksun artık dimağımda,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Ne kuruntu ne vesvese,
Ömür vermek bir hevese.
Deyû girdik bu kafese,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Epey oldu can yanalı,
Aşkı tatlı dert sanalı.
Serencamı fırtınalı
Bir hayâlin kurbanıyım.
Afakımı hüzün sarmış,
Yâr yüreği bana darmış.
Ölüm gibi bir son varmış,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Anlar isli gam çekenler,
Tohum deyû daş ekenler.
Sardı gülü hep dikenler,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Bleda YAMAN
Telaşeli urbanıyım.
Öldü bugün, soldu yarın;
Bir hayâlin kurbanıyım.
Eski türkü dudağımda,
Ne solumda ne sağımda
Yoksun artık dimağımda,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Ne kuruntu ne vesvese,
Ömür vermek bir hevese.
Deyû girdik bu kafese,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Epey oldu can yanalı,
Aşkı tatlı dert sanalı.
Serencamı fırtınalı
Bir hayâlin kurbanıyım.
Afakımı hüzün sarmış,
Yâr yüreği bana darmış.
Ölüm gibi bir son varmış,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Anlar isli gam çekenler,
Tohum deyû daş ekenler.
Sardı gülü hep dikenler,
Bir hayâlin kurbanıyım.
Bleda YAMAN
15 Aralık 2015 Salı
GÜL VE NEFES
Gülüşüne can dayanmaz,
Kesilir de kurur nefes.
Güller açar gözlerinde
Gül uğruna durur nefes...
Kirpiklerin diken olsa,
Her batışta acı dolsa..
Ben solmadan gülüm solsa,
Kahra demir vurur nefes...
Gül bağında öter bülbül,
Gül yanında biter sümbül.
Sen hep gül ki solmasın gül,
Yoksa cihan olur kafes...
Bleda YAMAN
Kesilir de kurur nefes.
Güller açar gözlerinde
Gül uğruna durur nefes...
Kirpiklerin diken olsa,
Her batışta acı dolsa..
Ben solmadan gülüm solsa,
Kahra demir vurur nefes...
Gül bağında öter bülbül,
Gül yanında biter sümbül.
Sen hep gül ki solmasın gül,
Yoksa cihan olur kafes...
Bleda YAMAN
11 Aralık 2015 Cuma
İNTİHAR EDEMEYEN ŞAİRLERİN ŞİİRİ
Havadisler zelzele, gönlümüzde yarıklar...
Gülmek nedir bilmeyiz sürerken hıçkırıklar!
Efkâr ki ruhumuzun upuzun kemendidir,
Ruhumuzun celladı yine ruhun kendidir.
Çarpışmak arzumuzdur bir İttihatçı gibi,
Namına Zenci Musa denen inatçı gibi!
Ahir zaman duvarı: İncilerle itidal...
Bir öncü "Hadi!" dese doğar mıydı iptizal?
Bayrağımda kanım var, toprağımda şehit;
Vebali ödemeden olunur mu müttehit?
Bir elimde pusat olsun, bir elimde kalem;
"Yaşadığı zaferi, yazıyor!" desin alem!
Bizler hayal kurdukça elma kızıllaşıyor,
Hakikâtle beraber kıyamet yaklaşıyor!
Mektubudur beklemek öylece intiharın,
Sevda ile tattık biz aczini intizarın!
Ölümlere gülümser, şehadetle coşarız;
Ol cennet-i firdevse işte böyle koşarız!
Bleda YAMAN
Gülmek nedir bilmeyiz sürerken hıçkırıklar!
Efkâr ki ruhumuzun upuzun kemendidir,
Ruhumuzun celladı yine ruhun kendidir.
Çarpışmak arzumuzdur bir İttihatçı gibi,
Namına Zenci Musa denen inatçı gibi!
Ahir zaman duvarı: İncilerle itidal...
Bir öncü "Hadi!" dese doğar mıydı iptizal?
Bayrağımda kanım var, toprağımda şehit;
Vebali ödemeden olunur mu müttehit?
Bir elimde pusat olsun, bir elimde kalem;
"Yaşadığı zaferi, yazıyor!" desin alem!
Bizler hayal kurdukça elma kızıllaşıyor,
Hakikâtle beraber kıyamet yaklaşıyor!
Mektubudur beklemek öylece intiharın,
Sevda ile tattık biz aczini intizarın!
Ölümlere gülümser, şehadetle coşarız;
Ol cennet-i firdevse işte böyle koşarız!
Bleda YAMAN
13 Kasım 2015 Cuma
MİRAY - BİR YANGIN TÜRKÜSÜ
Sürdükçe zülfünde asude yangın,
Taş kesilmiş kalbim çıraya döner.
Zamanı durduran bir bakışınla,
Âh virane gönlüm saraya döner!
Ne olur meyletme bir başkasına,
Düşürme garibi aşkın yasına!
Yokluğunla değil varlı'nla sına,
Yoksa bîreng bahtım karaya döner!
Güttüğüm umuttur sevdadan yana,
Hapsolup kalmışım bir çift a'yana.
Şayet hazır isen malûm beyana,
İçimde vaveyla haraya döner!
Duyarsam karanlık ruhumda sızı,
Toplarım nurundan binbir uldızı.
Göğde "yârim" deyû yazınca yazı,
Göğüm de ruhum da miraya döner!..
Bleda YAMAN
Taş kesilmiş kalbim çıraya döner.
Zamanı durduran bir bakışınla,
Âh virane gönlüm saraya döner!
Ne olur meyletme bir başkasına,
Düşürme garibi aşkın yasına!
Yokluğunla değil varlı'nla sına,
Yoksa bîreng bahtım karaya döner!
Güttüğüm umuttur sevdadan yana,
Hapsolup kalmışım bir çift a'yana.
Şayet hazır isen malûm beyana,
İçimde vaveyla haraya döner!
Duyarsam karanlık ruhumda sızı,
Toplarım nurundan binbir uldızı.
Göğde "yârim" deyû yazınca yazı,
Göğüm de ruhum da miraya döner!..
Bleda YAMAN
29 Ekim 2015 Perşembe
GÜZ TÜRKÜSÜ
Âh bu yorgun şehrin son uğultusu,
Son kez dinlediğim şarkıya benzer.
Vardır tüm aşkların içinde pusu,
İnsanı pusudan kurtulmak üzer...
Gözyaşıdır yağmur bu kör mevsimin,
Gece, ılık ılık ağlar da durur...
Ey sarı yapraklar! Söyleyin kimin
Kapalı avcuna hıncınız vurur?
Ruhumda duyduğum gizli ürperiş,
Hükümrânlık izi gayrı rüzgârın!
Sade sevmek değil, sanki perestiş;
Esişi bu kentte ayrı rüzgârın...
Âh bu nazlı şehrin son görüntüsü,
Son kez okuduğum şiire benzer.
Efkârdır mevsimin en güzel süsü,
Sokakta, caddede hüzünler gezer.
Bleda YAMAN
Son kez dinlediğim şarkıya benzer.
Vardır tüm aşkların içinde pusu,
İnsanı pusudan kurtulmak üzer...
Gözyaşıdır yağmur bu kör mevsimin,
Gece, ılık ılık ağlar da durur...
Ey sarı yapraklar! Söyleyin kimin
Kapalı avcuna hıncınız vurur?
Ruhumda duyduğum gizli ürperiş,
Hükümrânlık izi gayrı rüzgârın!
Sade sevmek değil, sanki perestiş;
Esişi bu kentte ayrı rüzgârın...
Âh bu nazlı şehrin son görüntüsü,
Son kez okuduğum şiire benzer.
Efkârdır mevsimin en güzel süsü,
Sokakta, caddede hüzünler gezer.
Bleda YAMAN
26 Eylül 2015 Cumartesi
TOZ DUMAN
Göğ kızarır, yer tozutur ve solar ömrümüz;
Bir fesleğen saksısına günahlar saklanır.
Eylüldür ilk kurşunu, kimseye acımaz güz;
Bu mevsimde böyledir, tebessüm yasaklanır!
Ol hazanın kut mudur kalpleri sınaması,
Mübah mıdır bir aşk ya da bir ülkü hasreti?
Kaderi yaşamayı alemin kınaması,
Dindirir mi acıyı, döndürür mü hasleti?
İyi, kötü içindir; kötü, iyi içindir.
Toz duman eşliğinde sürecek bu imtihan!
Fesleğen saksısı değil, saklayan içindir;
Ölümdür ölümsüz olan, ölüme hazırlan!
Bleda YAMAN
Bir fesleğen saksısına günahlar saklanır.
Eylüldür ilk kurşunu, kimseye acımaz güz;
Bu mevsimde böyledir, tebessüm yasaklanır!
Ol hazanın kut mudur kalpleri sınaması,
Mübah mıdır bir aşk ya da bir ülkü hasreti?
Kaderi yaşamayı alemin kınaması,
Dindirir mi acıyı, döndürür mü hasleti?
İyi, kötü içindir; kötü, iyi içindir.
Toz duman eşliğinde sürecek bu imtihan!
Fesleğen saksısı değil, saklayan içindir;
Ölümdür ölümsüz olan, ölüme hazırlan!
Bleda YAMAN
7 Ağustos 2015 Cuma
UTANGAÇ AYNALAR
Dolunay gözüksün, kalksın perdeler.
Sahi o ateş böcekleri nerdeler?
Tılsımlı kuşlar göğü deler,
güneşten kalma tütsü gözlerimde.
Dört tarafımda ayna, seni gösterir,
her bakışımda içimde bir şeyler erir.
Aynalar utangaçtır biraz ve sen çıplak,
her ayna seni, içimi gösterir...
Dolunay gözüksün, sürsün gece.
Sahi bu sessizlik kaç hece?
Tebessüm aynalara güçlüce,
dalgası ihtirasın ve şehvetin.
Karanlık içinde parlak silüetin.
Aynalar, parıldar ve biraz kudurur.
Ben onlara baktıkça
içimde sen durur...
Bleda YAMAN
Sahi o ateş böcekleri nerdeler?
Tılsımlı kuşlar göğü deler,
güneşten kalma tütsü gözlerimde.
Dört tarafımda ayna, seni gösterir,
her bakışımda içimde bir şeyler erir.
Aynalar utangaçtır biraz ve sen çıplak,
her ayna seni, içimi gösterir...
Dolunay gözüksün, sürsün gece.
Sahi bu sessizlik kaç hece?
Tebessüm aynalara güçlüce,
dalgası ihtirasın ve şehvetin.
Karanlık içinde parlak silüetin.
Aynalar, parıldar ve biraz kudurur.
Ben onlara baktıkça
içimde sen durur...
Bleda YAMAN
6 Ağustos 2015 Perşembe
VEDA ŞARKISI
Her gece mehtapta konuştum ayla,
Belki de bir şair edasıdır bu.
Seslendi halesi aynı edayla:
"Gecenin en içli sedasıdır bu!"
Yıldızlar el eder, kararır şehir;
Gecenin sedası kalbimde zehir...
Ne hüzünden kaçış, ne aşkı tehir;
Gözümün efkârı kedasıdır bu!
Hayaller yıkmışım, umut ezmişim;
Bilmemiş, bulmamış; ama sezmişim...
Kimseden değil de benden bezmişim,
Garibin ömrünü fedasıdır bu!
Gönlümde kuruyan, solan çiçekler!
Hanginiz usanmaz, yağmuru bekler?
Gözüme bulutlar gelmeyecekler,
Yalnız ölülerin bedasıdır bu!
Her gece usulca haykırdım böyle,
Ahvâlim utangaç, ruhum da öyle...
Ey göğü yaran ay! Şarkıyı söyle:
"Belki de bir şair vedasıdır bu!
Bleda YAMAN
Belki de bir şair edasıdır bu.
Seslendi halesi aynı edayla:
"Gecenin en içli sedasıdır bu!"
Yıldızlar el eder, kararır şehir;
Gecenin sedası kalbimde zehir...
Ne hüzünden kaçış, ne aşkı tehir;
Gözümün efkârı kedasıdır bu!
Hayaller yıkmışım, umut ezmişim;
Bilmemiş, bulmamış; ama sezmişim...
Kimseden değil de benden bezmişim,
Garibin ömrünü fedasıdır bu!
Gönlümde kuruyan, solan çiçekler!
Hanginiz usanmaz, yağmuru bekler?
Gözüme bulutlar gelmeyecekler,
Yalnız ölülerin bedasıdır bu!
Her gece usulca haykırdım böyle,
Ahvâlim utangaç, ruhum da öyle...
Ey göğü yaran ay! Şarkıyı söyle:
"Belki de bir şair vedasıdır bu!
Bleda YAMAN
30 Temmuz 2015 Perşembe
BİR GECE ANSIZIN SEVEBİLİRİZ
Gözleri aşk ile gülecek yâri
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Şiiri, sevdayı hak eden yâri
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Ey nefis! Nefretle tutuşup yanma,
Mazinde sevgi yok, maziyi anma!
Bu hayat böylece geçecek sanma,
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Havamız efkâra büründüğünde,
Yapraklar rüzgârla süründüğünde,
Dolunay asilce göründüğünde,
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Yıldızların akça parlak olduğu,
Karanlığın ağır ağır solduğu,
Kupkuru gönüle rahmet dolduğu
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Umudun elinden tutuverelim,
Tasayı, kederi atıverelim!
Cihana güzellik katıverelim,
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Bleda YAMAN
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Şiiri, sevdayı hak eden yâri
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Ey nefis! Nefretle tutuşup yanma,
Mazinde sevgi yok, maziyi anma!
Bu hayat böylece geçecek sanma,
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Havamız efkâra büründüğünde,
Yapraklar rüzgârla süründüğünde,
Dolunay asilce göründüğünde,
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Yıldızların akça parlak olduğu,
Karanlığın ağır ağır solduğu,
Kupkuru gönüle rahmet dolduğu
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Umudun elinden tutuverelim,
Tasayı, kederi atıverelim!
Cihana güzellik katıverelim,
Bir gece ansızın sevebiliriz.
Bleda YAMAN
22 Nisan 2015 Çarşamba
NİSAN UĞULTUSU
Merhabalar eksik ömrümde,
elvedalar gırla gider.
Nadasa bırakılmış gibi gönlüm;
ne bir çiçek açar, ne bir kuş öter.
Merhabalar eksik ömrümde.
Sarmaşık uzvu feleğin
sarmış ufkumu mevsim dinlemeden.
Gözlerimin rengini mavi bilirdim.
Oysa kana boyamışlar günden güne.
Merhabalar eksik ömrümde,
elvedalar ıslak henüz dünden bugüne.
Birgün ben de size "elveda" diyeceğim.
O beyaz örtüyü ben de giyeceğim.
Beklemeyin, vedada kalkmaz ellerim.
Şiirle el sallar öyle giderim.
Dizelerde bulursunuz ukdeyi.
Şimdi kuru olsa da görürsünüz sudeyi.
Kâh hürriyet kavgasına rastlarsınız,
kâh kömürden kara sevdalara.
Yalnızlık, kalın bir hastalıktır.
Duyarsınız hastalık hastasının
kafiyeli tonda vaveylasını.
Birgün ben de size elveda diyeceğim.
O cepsiz elbiseyi ben de giyeceğim.
Günler aceleci, mevsimler kararsız.
Dolunay nazlıdır, yıldızlar arsız.
İtekler istekli iğneli kılıçlar sırtımdan,
yürütürler süratle ürkütücü bir huzura doğru.
Öyle ya!
Kanlı bir kılıçtır zaman,
hayallerimi doğrayan...
Sonbahardır en güzel veda mevsimi,
o zaman gitmiştir kimi sevsem ve özlesem kimi.
Fevkalâde hislerin mezarlığı geceler,
bakalım, bakalım beni ne zaman gömecekler.
Günler aceleci, mevsimler kararsız.
Dolunay nazlıdır, yıldızlar arsız.
Merhabalar eksik ömrümde,
elvedalar gırla gider.
Birgün ben de size elveda diyeceğim.
O beyaz elbiseyi ben de giyeceğim.
Bleda YAMAN
elvedalar gırla gider.
Nadasa bırakılmış gibi gönlüm;
ne bir çiçek açar, ne bir kuş öter.
Merhabalar eksik ömrümde.
Sarmaşık uzvu feleğin
sarmış ufkumu mevsim dinlemeden.
Gözlerimin rengini mavi bilirdim.
Oysa kana boyamışlar günden güne.
Merhabalar eksik ömrümde,
elvedalar ıslak henüz dünden bugüne.
Birgün ben de size "elveda" diyeceğim.
O beyaz örtüyü ben de giyeceğim.
Beklemeyin, vedada kalkmaz ellerim.
Şiirle el sallar öyle giderim.
Dizelerde bulursunuz ukdeyi.
Şimdi kuru olsa da görürsünüz sudeyi.
Kâh hürriyet kavgasına rastlarsınız,
kâh kömürden kara sevdalara.
Yalnızlık, kalın bir hastalıktır.
Duyarsınız hastalık hastasının
kafiyeli tonda vaveylasını.
Birgün ben de size elveda diyeceğim.
O cepsiz elbiseyi ben de giyeceğim.
Günler aceleci, mevsimler kararsız.
Dolunay nazlıdır, yıldızlar arsız.
İtekler istekli iğneli kılıçlar sırtımdan,
yürütürler süratle ürkütücü bir huzura doğru.
Öyle ya!
Kanlı bir kılıçtır zaman,
hayallerimi doğrayan...
Sonbahardır en güzel veda mevsimi,
o zaman gitmiştir kimi sevsem ve özlesem kimi.
Fevkalâde hislerin mezarlığı geceler,
bakalım, bakalım beni ne zaman gömecekler.
Günler aceleci, mevsimler kararsız.
Dolunay nazlıdır, yıldızlar arsız.
Merhabalar eksik ömrümde,
elvedalar gırla gider.
Birgün ben de size elveda diyeceğim.
O beyaz elbiseyi ben de giyeceğim.
Bleda YAMAN
7 Mart 2015 Cumartesi
ZÜMRE
Sevgide boy ölçüşme,
Yunus kadar Emre'yiz.
Kararıp ye'se düşme,
Gönle düşen cemreyiz!
Meyleder baki çile,
Kâh kaleme, kâh dile.
Hep beraber aşk ile
Abad olan zümreyiz.
Bleda YAMAN
Yunus kadar Emre'yiz.
Kararıp ye'se düşme,
Gönle düşen cemreyiz!
Meyleder baki çile,
Kâh kaleme, kâh dile.
Hep beraber aşk ile
Abad olan zümreyiz.
Bleda YAMAN
4 Şubat 2015 Çarşamba
ÖLÜM ÇİÇEKLERİ
İçim eski umman, yeni çöl.
Sevaplarım serap, günahlarım kaktüs.
Öylesine yorgunum, öylesine kırgın.
İçim eski bahçe, yeni kır.
Ay, doğmaya küsemez güneşe sormadan.
Ve aşk; boşluğun ucunda,
şeytanın avcunda,
yiğitliğin burcunda durur.
Ve aşk, benim zaafım.
Ay, ışığını kesemez güneşe küsmeden.
İçim eski uyaklı şiir, yeni serbest vezin.
Duygularım yakıcı, düşüncelerim serin.
Öylesine dağınığım, öylesine bulanık.
İçim eski vaveyla, yeni sükûnet.
Çiçeklerim, ah benim solmuş çiçeklerim.
Kimini ihtirasla, kimini yasla beklerim.
Kimini beklemem, hatrımda idam ederim.
Kim beni sevmişse ölmüştür o,
yanmıştır canı.
Ben kimi sevmişsem onunla sevişmemişimdir.
Çiçeklerim, ah benim zehirli çiçeklerim.
İçim eski köşk, yeni virane.
Pencerelerim kirli, kapım şerhane.
Öylesine ölüyüm, öylesine ruhsuz.
İçim eski gökyüzü, yeni mezarlık...
Bleda YAMAN
28 Ocak 2015 Çarşamba
KÂBUS
Arkanı dönüp de gittin gideli,
Zülfünden örülü mapustayım ben.
Ahvâlim aşıktır, namımsa deli;
Seni anlatmada bir ustayım ben!
Dilim hep hayırla ismini andı;
Her anışta bir ay, bir yıldız yandı.
Sanma ki bu deli gayrı uyandı,
Gözlerinle kaplı kâbustayım ben.
Bleda YAMAN
Zülfünden örülü mapustayım ben.
Ahvâlim aşıktır, namımsa deli;
Seni anlatmada bir ustayım ben!
Dilim hep hayırla ismini andı;
Her anışta bir ay, bir yıldız yandı.
Sanma ki bu deli gayrı uyandı,
Gözlerinle kaplı kâbustayım ben.
Bleda YAMAN
18 Ocak 2015 Pazar
KAĞITTAN KUŞ YAPAN KIZ
Kuytulardan cennete uzanıyordu
gözleri üzerinde kaşları.
En ıssız ormanlar aydınlandı,
kuşlar öttü, çiçekler yandı.
Sayfalardan boşluğa uzanıyordu.
Bir varmış, hep varmış gibiydi.
Elleriyle söndüremeyeceği yangın
bilmez tahayyülüm.
Her dokunuştan geriye kalan külüm,
kağıt ölüm, kuş ölüm, şiir ölüm...
Yerden göğe uzanıyordu
kuşlar üzerinde kanatları.
Pembeleşen özgürlük, beyazlaşan mutluluk!
Bin diyarı görmüş gibiyim bin diyarı
pembe kuş kanadında.
Sonsuz şiir saklıdır adında, söyleyemem...
Kuytulardan cennete uzanıyordu
masumiyeti.
Üşüyordum, titreyerek yazdığım şiirleri
gözlerinde yakıyordum.
Bakıyordum.
Boşluğa değil hoşluğa
bakıyordum...
gözleri üzerinde kaşları.
En ıssız ormanlar aydınlandı,
kuşlar öttü, çiçekler yandı.
Sayfalardan boşluğa uzanıyordu.
Bir varmış, hep varmış gibiydi.
Elleriyle söndüremeyeceği yangın
bilmez tahayyülüm.
Her dokunuştan geriye kalan külüm,
kağıt ölüm, kuş ölüm, şiir ölüm...
Yerden göğe uzanıyordu
kuşlar üzerinde kanatları.
Pembeleşen özgürlük, beyazlaşan mutluluk!
Bin diyarı görmüş gibiyim bin diyarı
pembe kuş kanadında.
Sonsuz şiir saklıdır adında, söyleyemem...
Kuytulardan cennete uzanıyordu
masumiyeti.
Üşüyordum, titreyerek yazdığım şiirleri
gözlerinde yakıyordum.
Bakıyordum.
Boşluğa değil hoşluğa
bakıyordum...
Bleda YAMAN
6 Ocak 2015 Salı
NE ANKARA BENZİYOR SANA
Ne Ankara benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Sen huzursun, ben munzur, şehir tedirgin.
Sende tebessüm hiç bitmiyor
şehir gergin.
Her şey firari, bu merhamet, bu tahammül...
Oysa hakikat sendeki şümul,
fecri kaplayan tesirli nûr gibi
hülyada duruyor aşkın...
Bu şehirde atalet var bin yılı aşkın.
Öyle özlemişim ki seni
bedenim şaşkın, ruhum şaşkın, Ankara şaşkın.
Ne Ankara benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Sokağın yok senin denizlere çıkmayan,
saçların nehir taşır da dökülür içimdeki denize.
Artık bakma bendeki solmuş benize,
özlemek öldürür bu sefer, belki yıldırır...
Yanında özlemek, vuslatı şaşırtır.
Masalardayım, kısa, kısaltılmış masalarda.
Susuyorum insanlara ama sana konuşuyorum.
Benzemiyor Ankara sana
ama bakınca seni duyuyorum...
Bleda YAMAN
ne de sen bu şehre.
Sen huzursun, ben munzur, şehir tedirgin.
Sende tebessüm hiç bitmiyor
şehir gergin.
Her şey firari, bu merhamet, bu tahammül...
Oysa hakikat sendeki şümul,
fecri kaplayan tesirli nûr gibi
hülyada duruyor aşkın...
Bu şehirde atalet var bin yılı aşkın.
Öyle özlemişim ki seni
bedenim şaşkın, ruhum şaşkın, Ankara şaşkın.
Ne Ankara benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Sokağın yok senin denizlere çıkmayan,
saçların nehir taşır da dökülür içimdeki denize.
Artık bakma bendeki solmuş benize,
özlemek öldürür bu sefer, belki yıldırır...
Yanında özlemek, vuslatı şaşırtır.
Masalardayım, kısa, kısaltılmış masalarda.
Susuyorum insanlara ama sana konuşuyorum.
Benzemiyor Ankara sana
ama bakınca seni duyuyorum...
Bleda YAMAN
NE İSTANBUL BENZİYOR SANA
Ne İstanbul benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Sen tenhasın, ben yalnız, şehir kalabalık.
Sende ışık hiç sönmüyor
şehir karanlık.
Her şey sahte, bu durgunluk bu gürültü.
Oysa hakikat sendeki örültü,
gecemi aralayan tesirli perde gibi
hülyada duruyor aşkın...
Bu şehirde tarih var bin yılı aşkın.
Öyle özlemişim ki seni
yüreğim şaşkın, gece şaşkın, İstanbul şaşkın.
Ne İstanbul benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Denizin yok senin martılar gezdiren
saçların nehir taşır da dökülür içimdeki denize.
Bir bak bendeki solmuş benize
özlemek öldürmez, belki yıldırmaz.
Özlemesem ruhuma vuslat ihtirası saldırmaz.
Masalardayım, uzun, uzatılmış masalarda.
Dinliyorum insanları ama seni duyuyorum
Benzemiyor İstanbul sana
ama bakınca seni görüyorum...
Bleda YAMAN
ne de sen bu şehre.
Sen tenhasın, ben yalnız, şehir kalabalık.
Sende ışık hiç sönmüyor
şehir karanlık.
Her şey sahte, bu durgunluk bu gürültü.
Oysa hakikat sendeki örültü,
gecemi aralayan tesirli perde gibi
hülyada duruyor aşkın...
Bu şehirde tarih var bin yılı aşkın.
Öyle özlemişim ki seni
yüreğim şaşkın, gece şaşkın, İstanbul şaşkın.
Ne İstanbul benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Denizin yok senin martılar gezdiren
saçların nehir taşır da dökülür içimdeki denize.
Bir bak bendeki solmuş benize
özlemek öldürmez, belki yıldırmaz.
Özlemesem ruhuma vuslat ihtirası saldırmaz.
Masalardayım, uzun, uzatılmış masalarda.
Dinliyorum insanları ama seni duyuyorum
Benzemiyor İstanbul sana
ama bakınca seni görüyorum...
Bleda YAMAN
5 Ocak 2015 Pazartesi
GİTME
Gitme!
Çirkinleşir şiirlerim.
Çirkinleşir kâinat.
Kirlenir ellerim.
Gitme!
Dönüşün olmaz.
Dilim dönmez.
Karanlık sönmez.
Çığ düşürür.
İçimdeki çığlık çığ düşürür.
Bu şehir ayaza teslim olmaz
Çünkü her çiçek biraz
Yalnızlıkla üşür.
Gitme!
Solar nergislerimiz.
Solar ömrümüz.
Kapanır gözlerim.
Gitme!
Bleda YAMAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)