28 Ocak 2015 Çarşamba

KÂBUS

Arkanı dönüp de gittin gideli,
Zülfünden örülü mapustayım ben.
Ahvâlim aşıktır, namımsa deli;
Seni anlatmada bir ustayım ben!

Dilim hep hayırla ismini andı;
Her anışta bir ay, bir yıldız yandı.
Sanma ki bu deli gayrı uyandı,
Gözlerinle kaplı kâbustayım ben.

Bleda YAMAN

18 Ocak 2015 Pazar

KAĞITTAN KUŞ YAPAN KIZ

Kuytulardan cennete uzanıyordu
gözleri üzerinde kaşları.
En ıssız ormanlar aydınlandı,
kuşlar öttü, çiçekler yandı.
Sayfalardan boşluğa uzanıyordu.
Bir varmış, hep varmış gibiydi.
Elleriyle söndüremeyeceği yangın
bilmez tahayyülüm.
Her dokunuştan geriye kalan külüm,
kağıt ölüm, kuş ölüm, şiir ölüm...
Yerden göğe uzanıyordu
kuşlar üzerinde kanatları.
Pembeleşen özgürlük, beyazlaşan mutluluk!
Bin diyarı görmüş gibiyim bin diyarı
pembe kuş kanadında.
Sonsuz şiir saklıdır adında, söyleyemem...
Kuytulardan cennete uzanıyordu
masumiyeti.
Üşüyordum, titreyerek yazdığım şiirleri
gözlerinde yakıyordum.
Bakıyordum.
Boşluğa değil hoşluğa
bakıyordum...
Bleda YAMAN

6 Ocak 2015 Salı

NE ANKARA BENZİYOR SANA

Ne Ankara benziyor sana 
ne de sen bu şehre. 
Sen huzursun, ben munzur, şehir tedirgin.
Sende tebessüm hiç bitmiyor 
şehir gergin.
Her şey firari, bu merhamet, bu tahammül... 
Oysa hakikat sendeki şümul,
fecri kaplayan tesirli nûr gibi 
hülyada duruyor aşkın... 
Bu şehirde atalet var bin yılı aşkın. 
Öyle özlemişim ki seni 
bedenim şaşkın, ruhum şaşkın, Ankara şaşkın.

Ne Ankara benziyor sana 
ne de sen bu şehre. 
Sokağın yok senin denizlere çıkmayan,
saçların nehir taşır da dökülür içimdeki denize. 
Artık bakma bendeki solmuş benize, 
özlemek öldürür bu sefer, belki yıldırır... 
Yanında özlemek, vuslatı şaşırtır.
Masalardayım, kısa, kısaltılmış masalarda.
Susuyorum insanlara ama sana konuşuyorum. 
Benzemiyor Ankara sana 
ama bakınca seni duyuyorum... 

Bleda YAMAN

NE İSTANBUL BENZİYOR SANA

Ne İstanbul benziyor sana
ne de sen bu şehre.
Sen tenhasın, ben yalnız, şehir kalabalık. 
Sende ışık hiç sönmüyor
şehir karanlık. 
Her şey sahte, bu durgunluk bu gürültü.
Oysa hakikat sendeki örültü, 
gecemi aralayan tesirli perde gibi 
hülyada duruyor aşkın...
Bu şehirde tarih var bin yılı aşkın.
Öyle özlemişim ki seni
yüreğim şaşkın, gece şaşkın, İstanbul şaşkın.

Ne İstanbul benziyor sana 
ne de sen bu şehre. 
Denizin yok senin martılar gezdiren 
saçların nehir taşır da dökülür içimdeki denize.
Bir bak bendeki solmuş benize 
özlemek öldürmez, belki yıldırmaz. 
Özlemesem ruhuma vuslat ihtirası saldırmaz. 
Masalardayım, uzun, uzatılmış masalarda.
Dinliyorum insanları ama seni duyuyorum 
Benzemiyor İstanbul sana 
ama bakınca seni görüyorum...

Bleda YAMAN

5 Ocak 2015 Pazartesi

GİTME

Gitme!
Çirkinleşir şiirlerim.
Çirkinleşir kâinat.
Kirlenir ellerim.
Gitme!
Dönüşün olmaz.
Dilim dönmez.
Karanlık sönmez.
Çığ düşürür.
İçimdeki çığlık çığ düşürür.
Bu şehir ayaza teslim olmaz
Çünkü her çiçek biraz
Yalnızlıkla üşür.
Gitme!
Solar nergislerimiz.
Solar ömrümüz.
Kapanır gözlerim.
Gitme!


Bleda YAMAN