3 Aralık 2018 Pazartesi

METRUK

Yüreğim karanlık incisiz kabuk,
Seni hangi ayyar çaldı Mahbube?
Muhayyel ölüler pes etmez çabuk,
Seni hangi ağyar aldı Mahbube?

Şimdi yıkık dökük bu puslu şehir,
Ne ben o denizim ne sen o nehir...
Dudağ’ma bûseyle çaldığın zehir
Şerbetti, şekerdi, baldı Mahbube.

Sensiz her gün azap, her gece uzun;
Biz ki timsaliyiz ateşle buzun!
Mis bahçe dururken, toprağın tozun
-Ansızın- bağrına saldı Mahbube.

Tam o narlı eli tutacağım an
Gururu, öfkeyi yutacağım an
Şanına şiirler katacağım an
Veda uykusuna daldı Mahbube.

Eridi kemiğim, çürüdü etim...
Âşıkça göründü teslimiyetim!
Dolunayım öksüz, nergisler yetim,
Yollarım ışıksız kaldı Mahbube!

Bleda YAMAN | Dikmen

10 Kasım 2018 Cumartesi

İZİN VERMEDİN

Şu ak alnındaki kara yazını
Silmeye gelmiştim, izin vermedin.
Gönül bahçendeki gizli sızını
Bilmeye gelmiştim, izin vermedin.

Hiç mi kesilmedi gözün pınarı?
Umut ki ruhunun ulu çınarı.
Kalbimde firari göçerkonarı
Bulmaya gelmiştim, izin vermedin.

Esirgedin uzun, uygar elleri;
Saçların taşırdı coşkun selleri...
İsmini söyleyen yalan dilleri
Bölmeye gelmiştim, izin vermedin.

Hıncımı bileyen sabır taşımı
Ufaladı hasret, yaktı başımı.
Silkinip, yok edip çatık kaşımı
Gülmeye gelmiştim, izin vermedin!

Bleda YAMAN | 9 Kasım 2018

28 Ekim 2018 Pazar

ISRAR ETMEDİM

Zamanla uzayan sarmaşık gibi
Sararsın dediler, ısrar etmedim.
Yemin edip bozan her âşık gibi
Ararsın dediler, ısrar etmedim.

Saçlarına değen yağmuru bile
Kıskandım, kıskandım durdum nafile..
Sitemim ahrazdır getirmem dile,
Zararsın dediler, ısrar etmedim.

Düğümlenir zaman boş bir hayalle,
Ne müşkülüm açar ne de bir lale...
Yaklaşma yanına bunca ahvalle,
Kırarsın dediler, ısrar etmedim.

Merak ki zihnimde karanlık zindan,
Galibin diyarı değil bu meydan!
Eşinden, dostundan, arkadaşından
Sorarsın dediler, ısrar etmedim.

Dönüp de baktın mı hiç o kalbine?
Yoruldun, yanıldın, yenildin yine!
Taşa dönsün hemen ve günden güne
Kararsın dediler, ısrar etmedim.

Bir gözün içinde gördüm bin âlem,
Kirpiği tabanca, kaşları kalem...
Kuşattı ruhumu onulmaz elem,
Yararsın dediler, ısrar etmedim.

Bleda YAMAN | 03.08.2018 - Dikmen

27 Ekim 2018 Cumartesi

MUVACEHE

-I-

Özür dilerim.
İstediğiniz kişi olamam.
Ördüğünüz duvarları aşamadım.
Telkininiz ve tavsiyeniz,
size uymayan ne kadar libas varsa
ben giydim, çirkinleştim.
Özür dilerim.
Anlattığınız kişi olamam.
Ördüğünüz duvarları yıktım.
Öldüm sandınız, oysa ayıktım.

-II-

Her asırda soğuk sarayların halısı
eskimemiş ve tükenmemiş
her kralın soytarısı.
Özür benim olsun, kusur sizin.
Ben ulu çağların evladıyım,
bu kahpe asır sizin.
Aynalar şahittir, yalancı şahittir aynalar.
Her aynada hareket halindeler
jilesi yenilenmiş kadınlar.
Şatafatlı masalar sığmaz aynalara
ve parlak adımlar ve lüks arabalar...

-III-

Heyecanınız hezeyanımdır, biliniz.
Sırtımdaki plastik kılıçtan izleri siliniz.
Bineğim değil yoldaşımdır 
hor gördüğünüz merkep.
Sizin yakıtınız romantizm ve gözyaşı,
bizimse mürekkep!
Yolunuz yol değildir, biliniz.
Rasyonel zehirlenmenin eşiğindeyim.
Masallar okur durursunuz,
sanmayın ki birinizin beşiğindeyim.
Yolunuz yolum değildir, biliniz.
Attilâ’nın, Dilaver’in peşindeyim...

-IV-

Şüphesiz delirmek hakkı şairindir
ve duyurmak avaz avaz yahut sessiz sedasız.
Tanrım, suratıma bir tokat indir!
Şuuruma zulmetmek faydasız...
Şimdi aynanın karşısındayım.
Neden sonra buluştum kendimle.
Dimağım yangın yeri, düşüncem nar!
Bakıştım kopmuş kemendimle.
Kahretsin, aynada herkes var!
Zaman mıdır alay eden yoksa
mekan mıdır benimle?
Neden sonra yüzleştim kendimle.

Bleda YAMAN

17 Ekim 2018 Çarşamba

BULAN’TI

Hicran kuyusuna attılar beni,
Cismini ararken ervahı buldum.
Yalancı bahara sattılar beni,
İsmini ararken etrahı buldum.

Ne çığlar doğurur bir katre inat,
Dönüşür izbeye koca kâinat.
“Belki” gönlü saran sahte teminat;
Umudu ararken eyvahı buldum.

İçimde kaybolmak, gitmek arzusu
Sanki kaderimce kurulan pusu.
Örtüyor gözleri yaprakkurusu,
Riyayı ararken essahı buldum.

Bleda YAMAN

22 Eylül 2018 Cumartesi

BIRAK YAĞMUR DAMLASIN ÇAYIMIZA


Burak SERTTAŞ'a...

-UĞULTU-

Bırak yağmur damlasın çayımıza,
en deli kasırgalar bizi tanır.
Hiçbir göz ilişmesin dolunayımıza,
çünkü her kalabalık biraz
yalnızlığımızdan utanır!
Soğuk diyarların kor düşlü çocukları
bizi yangınımızdan tanır.
Ne fark eder?
Bir Erzurum ya da bir Afyon türküsü...
Yekpare, yenik ve yeknesak,
kalbimizin gümbürtüsü.
En asil kavgaların meydanları
ve şehrin soluk ışıkları bizi tanır.
Bırak yağmur damlasın çayımıza,
mevsim belki bizden usanır.

-İNİLTİ-

Serden geçmek mi zor,
yoksa sırdan geçmek mi?
Cebimizde ve kursağımızda
hazır durur bir yumruk.
Hakikat ve mukaddes olan için.
Konuştukça azalan sen,
sustukça dolan için...
Bırak yağmur damlasın çayımıza,
gülümseten sancılar bizi tanır.
Hiçbir konuk uğramasın sarayımıza,
çünkü her çiçek biraz
bahçemizden utanır!
Ankara'ya tren uğrar, beklenmez gemi.
Serden geçmek mi zor,
yoksa sırdan geçmek mi?

Bleda YAMAN

25 Temmuz 2018 Çarşamba

MANZARA


Ruhunun kölesi sanki şarkılar,
Her azatlık anı bende bir efsun...
Her nağme gönlümü bahtiyar kılar,
Sesinle beraber kâinat sussun!

Emrine âmâde sanki tablolar,
Her fırça darbesi tatlı bir yara...
Ruhuma rengârenk mevsimler dolar
Ve çehren en güzel doğal manzara!

Bleda YAMAN

1 Temmuz 2018 Pazar

HIÇ’KIRIK

Yuvası dağılan bir yavru kuşum;
Göğü parçalanmış, kanadı kırık...
Sanki acı çekmek için doğmuşum,
Şuramda bir düğüm; adı hıçkırık!

Bleda YAMAN

3 Haziran 2018 Pazar

GÖVERÇİLE

“Şair Kerem Albayrak’a...”

Ey yüreğim!
Ey taş yüreğim!
Onlar yanılan,
sense yenilendin...
Onlar eskide kaldı,
sense yenilendin!

***

Acımızı payidar kılan nedir?
Şehir, hatırat ve zaman...
Güneş olmasa doğmaz bedir.
Bu desise pek bir kadim,
bu sancı pek bir yaman!
Cinaslı şiirlere kadeh vurduğumuz,
derdimizi şaşkın yıldızlara duyurduğumuz
küflenmiş gecelerin hatrına
yaşamaya devam etmek de ne?
Şair, kaç kez afilice öldün!
Bu kez yaşatmayı dene.
Ömrümüz notasız, ahenksiz bir beste,
bin şairin ahı var kuruyup giden her nefeste.
Yalnızca cismimiz değil, ruhumuz da şikeste!
Acımızı şahane kılan nedir?
Şehir, unutmak ve zaman...
Karanlık olmasa doğmaz bedir.
Bu hengâme pek bir asil,
bu sitem pek bir yaman!
Acımızı payidar kılan nedir?
Şehir, hatırat ve zaman...

***

Ey yüreğim!
Ey buz yüreğim!
Onlar arayan,
sense eriyendin...
Onlar yendi sandı,
sense seni yendin!

***

Tehir ettik gülüşleri, çivileyip düşleri.
Her çağda müstağniyiz,
her yolda azıksız...
Görklü Tanrı’dan medet uman fâniyiz,
çünkü dünya kazıksız!
Kaldık deryalar ortasında susuz
ve bunca kabus içinde uykusuz...
Elemlerin açtığı yaraya
efkârla dikiş atan adamlarız.
Çiçeğin toprağa küstüğü yerde biz varız.
Hazana bir ömür mihmandarlık eder,
baharı bir çırpıda kovarız!
Zihnimizde bulanık bir devrin dokusu,
gönlümüzden yayılan rutubet kokusu...
Böyle olmalı, böyle ölmeli diye anlatıldı bize.
Kaçamak ne yaptıysak kaçamamaktandı;
kaçırdık güzellikleri, tüm biletler yandı!
Tehir ettik gülüşleri, çivileyip düşleri.
Her çağda müstağniyiz,
her yolda azıksız.

***

Ey yüreğim!
Ey kor yüreğim!
Onlar bulan,
sense bilendin.
Onlar kayboldu,
sense sana bilendin!

Bleda YAMAN | Dikmen, 03.06.2018

27 Mayıs 2018 Pazar

TEHİRLİ DÜŞLER


Ben içimden geçeni yaptım,
şehir elinden geleni.
Göğün göğsünden akın eden sisleri
hiç böyle telaşlı görmedim.
Fütursuzca yükseldi kuleler;
nefes alamadım, yine de ölmedim.
Minareler ne kadar şikayetçi, yalnız ve mağrur…
Bu şehirde en çok gözlerim ağrır.
Kuşları da vurur kasvet.
Ne yeşilliğin daveti kaldı
ne davete icabet!
Kuşları bile vurur gaflet.
Kaldırıma yapışır kanat çırpışlar.
Yaprak yaprak, damla damla çırpınışlar…
Beni buralardan götüren ayaklarım değil ellerim.
Dokunmak eski bir çeşmeye,
yeni arzuların kadim yankısı!
Gürültüden uzak su şakırtısı,
kâinatın en hazin ve güzel şarkısı.
Metropol defterini hayalimde kapattım;
sokaklar yuttu huzur vereni.
Ben içimden geçeni yaptım,
şehir elinden geleni.

Asra yemin olsun ki ziyandayız!
Betonlarla kaplı hezeyandayız…
Hevesleri heba etti her bir renk.
Hani nerde ufkumu kuşatan
o bin yıllık ahenk?
Bilseniz bu sahtelik ruhumu nasıl ezer…
Hakikat urgan olsa
kim boynuna dolayıp gezer?
Ellerim, ellerim çeşmelerden mahrum ve
kırk ikindi yağmurlarından ve çiçeklerden.
Ellerim, kaç kez yıkasam da kirli kalacak ellerim…
Görür müsün ey Hızır?
Sen ne yandasın, biz ne yandayız…
Asra yemin olsun ki ziyandayız!

Bleda YAMAN

29 Ocak 2018 Pazartesi

MÜŞKÜLÜMLER AÇARKEN

Bazen taze baharsın, bazense bir kara kış;
Kuşlar seni gördükçe sürer gider hep alkış.

Bozkırda sevdalanan bu garip gülsün diye
Çehrendeki gamzeler Tanrı’mızdan hediye.

Sana baksam uçuyor Türklerin kanatlısı;
Dört nala yüreğimde, yiğit bir Hun atlısı!

Gözlerinden ateşe tutsak olduğum andır;
Bu ne kutlu kıyamet, bu ne yüce tufandır!

Bakıştan geri kalan biraz hüzün biraz kan...
Yüreğine sürgün et, yaşayamam lamekan!

Bazen beyaz bulutsun, bazen şiddetli matar;
Kuşlar seni gördükçe göğümde fink atar.

Muttarid izlerin var hem bedende hem tinde;
İki bin yıllık efsun, gezer asaletinde!

Saçlarının rüzgârı öldürüşüne kandım,
Gözlerinin değdiği her nesneyi kıskandım.

Bazen ılık gündüzsün, bazen ayazlı bir tün;
Bastırmaz bu sancıyı ne içki ne de tütün...

Ah, aşk denen ölümden fellik fellik kaçarken
Senle yeniden doğdum müşkülümler açarken!

Bleda YAMAN